hestiren cavem mina ferat wer keke
















sewq a hesret li ser me ye wer keke
hestiren cavem mina ferat wer keke
....
keke denge te hat ji min
ez mizanin
denge ki bu
denge te bu
[ içeri buyrun ]

sabaha karsi sayiklamalari

bazen aklima geliyor cok sacma sapan islerle ugrasiyorum, meraklaniyorum, sorguluyorum. iste en cok bunlari dusundugum anda bu blogu kapatasim geliyor. buyudum ben diyorum buyuyunce kizlar hayal kurmazlar, bu kadar yazamazlar. ondan birak nihan diyorum ne isin var burda, koskoca kizsin, yasin aldi gidiyor gidecek sen ise birseyleri durdurma derdindesin kendi sesini cikarma derdindesin... babam diyordu bir kadinin calisicam diye kendini parcalamasi yormasi kadar ters gelen birsey yok diye... bu da oyle iste babacigim dedigi gibi, neden yoruyorum ki kendimi, neden?

karsimda bir kagit asili, uzerinde yaziyor ki; "bana dua edin karsilik vereyim"....

ve bir tanesinde de, "hayat bazen vahyin kesildigi donem gibidir"...

saat gec oldu hala uykum yok, yolculuktan yoruldum, ben galiba evcimen biriyim, uyun sureli ayriliklara dayanamiyorum.

ama yine de uyumaliyim
[ içeri buyrun ]

gece yarısını yaşamaktan yorgunum


(Café de Flore- Jean-Paul Sartre and Simone de Beauvoir'ın buluştukları kafe)
...
ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam 
dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam 
avanue vagram’da bir akşam yeter bana ağustos’ta 
yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar 
bir mısra yeter geceleyin bir tren gibi pırıl pırıl 
sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor 
birini bitirmeden aklın öteki yolculukta 

dün gece chatelet’de metro’nun yanı başında durdum 
yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu 
yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu 

yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım 

...
atilla ilhan/kaptan






[ içeri buyrun ]

yanmaya başlamış paris kısık ateşte



,












kaçıncı kez oldu bu bilmem  ama yine yeniden, 
paris'i gördükten sonra
 bu mısraların güzelliğini doğruluğunu birkez daha anladım


bakma böyle esrar çekip mayıştıklarına,
 bir gün var ya bu mağripli çocuklar, 
bir gün yakacaklar paris'i!


fransızların cezayirde katlettikleri her bir mazlum için
 bir ateş yaksınlar şehrin her bir köşesinden, arka sokaklardan  
[ içeri buyrun ]

çalıntı kitap korsan aşk


[ içeri buyrun ]

hiç bu kadar üşümemiştim



kadınlar yalnızca "gitme" duymak için giderler ve hiçbir zaman gitmek istemezler.


[ içeri buyrun ]

bırakıyoruuum bıraktım

"inancım gereği bazı şeyleri tadında bırakıyorum"
(murat menteş / korkma ben varım)



[ içeri buyrun ]

bir roman için fevkalade oldukları düşünülebilir


Taşırım ben hasretin yükünü Acıların koynunda sır gibi Açarım baharda çiçek gibi Dolarım içine gün gibi Yeter ki sen üzülme Kendine dert etme Varsın uzasın yollar Sen aşkımdan vazgeçme Yeter ki sen üzülme Kendine dert etme Seni bir ömür beklerim Sen aşkımdan vazgeçme Karışır hüzünlenirim sen aldırma Susar dillerim, yanarım ben aşkınla Karışır hüzünlenirim sen aldırma İçimde taşırım sesini hala

[ içeri buyrun ]

kafka'dan milena'ya

bak milena, 'en çok seni seviyorum' diyorum, 
ama gerçek sevgi bu değil belki,
 'sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi 
deşiyorum o bıçakla' dersem, 
gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki."
"bak milena, 'en çok seni seviyorum' diyorum,
 ama gerçek sevgi bu değil belki, 'sen bir bıçaksın, 
ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla'
dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki.


tüm gece yağan yağmur nihayet durdu. 
kutlayacağım bunu. kutlama şeklim ise size yazmak.
 bu amansız yağmurda insanın tek mutluluğu 
yabancı bir çevrede olması..



gönül ilişkilerimde edindiğim tecrübe 
erkeklerin daha çok acı çektiği. aslında bu acı karşılıklıdır. 
kadının çektiği acı gerçektir ama erkeğin acısı fazladır..



anladığım kadarı ile milena ikimiz de çok çekingen
 ve ürkek kişileriz. birbirimize gönderdiğimiz mektuplar
 o kadar çekingen o kadar korku dolu ki. cevaplar dersen 
onlar ayrı bir korku kaynağı ikimize de doğuştan gelmemiş
 bu özellikler ama ben de huy edinmiş artık.




bir odadayız milena. birbirine bakan
 iki kapının ardındayız ama ayrı ayrı. biri açacak olsa
 diğeri hemen ürküp kapıyor kapıyı.
 halbuki bu iki kişi ürkeklik olarak
 bu kadar benzemeseler, biri diğerine
 hiç aldırış etmese açsa kapıyı çıksa dışarı odayı düzenlese. 
ama hayır o da en az diğeri kadar ürküyor 
ve saklanıyor kapısının ardına 
ve o güzelim oda bomboş kalıyor ortada.





ve bu yüzden hep ikimizi üzen yanlış anlamalar oluyor. 
aslında senin anlamadığını söylediğin o mektuplar 
sana en yakın olduğum zamanlar yazmış olduklarım oluyor.


yeryüzündeki 38 yıllık yolculuğumdan 
sonra bir dönemeçte sana rastlıyorum ve 
bu geç gelen hiç beklemediğim karşılaşma sonrasında 
ne yapacağımı bilmez şaşırıp kalıyorum.
 içimde fırtınalar kopamıyor, bağıramıyorum,
 çılgınlıklar yapamıyorum bu yüzden. 
sadece diz çökmüş oturuyorum 




[ içeri buyrun ]

ilim yayma misafirhanesinde

- mekatroniğin islamdaki yeri nedir, evladım?
- ebul iz el cezeri fetvasınca caizdir , hocam!

http://www.dailymotion.com/video/x4w7bh_aljazari-scribe-clock-wwwebulizcom_tech
[ içeri buyrun ]

aç pencereyi çıksın sigara dumanları

yaşamak genzimizde acı bir tütsü artık
yenilgilerle büyüdük biz adam olamadık

aç pencereyi çıksın
sigara dumanları

- ki bu dumanlar
duvardiplerinde meydan köşelerinde
satır satır tükettiğimiz
yalnız ve canhıraş gençliğimizin
nisan'sız baharıdır-

ben, abicim
kanayan çiçeklerin
açık ve yıpranık kitapların önünde
şarkılarda parçalanan içimle
kahrederek gülyorumlarından kopuşuma
kahrederek gözlerimin beyaz akşamlarına
hepsi yalan hepsi boş, hayat bambaşka bir şey
hayat bize ölüyor diyerek inliyorum
- bize iki şey kaldı
ya uslanmak ya inlemek
son uslananlar babalarımızdı
el de yaman, bey de yaman
diyerek bakarlardı-

yani ben abicim
değişmeyen'e büyüyen ellerimle
değişmenin esmer yitişlerine dokunmuşum
ruhumun elleri buhurdan gibi
kendimi bildim bileli yutkunmuşum

aç pencereyi
sabah ezanları girsin aramıza
ikindilere dek yorgansız uyuyup
insanlığın sonu kokan
nefesimizle uyanıp
yeni şarkılar öğrenip mırıldanalım
yeni tükenişler!

aç pencereyi nefes alalım
ve yaşamı aşan bır yorumla birarada
düşene dek başımıza yargıların onulmazı
bu evden
bu odadan hiç çıkmayalım.
[ içeri buyrun ]

camino a la redención



love heals...love absolves...love burns...
[ içeri buyrun ]

kurabilir misin tekrar, düşünsen?

zaman kesin bağışlamaz!
bulur beni, ben ölürüm
zaman kesin; bağışlamaz.
[ içeri buyrun ]

dikenin kalbime battığı bir sonbahar günüdür

Fakültenin kapısı
Sur gibi yükseliyor
Her gün biraz
Biraz daha dikleşiyor merdiven
Ayaklarım ne çabuk yaşlanıyor
Ayaklarımda Sümerbank
İndirimli pabuçlar
Burslarım ve harçlarım
Buyurun memur bey kimliğim
Numaram 163 
Edebiyat öğrencisiyim

Fakültenin kapısında tükenir kendiliğim
Tükenir gülüşlerim 
Üstüme kapanınca 
Fakültenin kapısı

Ben diğerlerine hiç
Benzemiyorum hocam
Parmak kaldırıp rahatça
Soru filan soramam 
Evet, aşık ta olamam
Fakültenin kapısında
Kucağımda kitaplar
Dağılır kitaplarım
Çözülür diz bağlarım
Üstümde gazeteler
Televizyon kablosu
Manşetlerde fotoğrafım

Mecliste kararname; 
İnanabilmem için
Hocam, insan yüreği
Hangi yasaya uyar?

Fakültenin kapısı
Yıkılıyor üstüme
Üstümde gazeteler
Televizyon, ışıklar
Anne, adam olamadım
Kendimden vazgeçemedim
Fakültenin kapısında 
Saçlarımda bulutlar

Bir bilseniz arkamda
Ne karanlık güçler var
Bu ülkeyi mahveden
Ne varsa arkamdalar
Bakın hocam,
Ne kadar korkunç bakışlarım var!
Uzaydan gelip durmuşum
Fakültenin kapısında
Dört yanımda bağırışlar
Bir uçurumda açılır
Fakültenin kapısı
Fakültenin kapısında 
Kucağımda kitaplar
[ içeri buyrun ]

gecenin düğmelerini çözer iken...

"Gece aynadan yansıyordu
ben bununla yetinebilirdim
sen gecenin düğmelerini çözmeseydin eğer.
o narin ellerinle bir çocuğun başını okşar gibi
susarak dokundukların
daha da bir çöküyordu üzerimize şimdi
kokusunu alamadığımız her şey, bilmediklerimiz
bizi daha da pervasızlaştırıyordu.
rüzgara karışmaya meyilli ne varsa
sen onları topluyordun bir yanına
diğer yanına ben sokuluyordum
saçlarının arasından bir yol vardı hiç gitmediğimiz bir yere
sen biliyor gibi yere değen gözlerinle
bakmıyordun hiç o taraflara.
ben ise kıracak gibi bir şeyleri öyle bir itina ile
sen ne dersen kabulum der gibi
geceye şehre ve saçlarına arkamı dönerek
gözyaşlarımla kesiyorum toprağı."
[ içeri buyrun ]

Etiketler

40ında 40 kadın (1) aalborg universitet (1) ah muhsin ünlü (2) ahlaksız (1) ahmet altan (1) ahmet kaya (1) ahmet muhip dıranas (1) alanis morisetti (1) andımız kaldırılsın (1) anna (1) arranged (1) aşk risalesi (2) attila ilhan (1) aynalar koridorunda aşk (1) azam ali (1) aziz nesin (1) barcelona barcelona (1) boys over flowers (3) cafe de flore (1) cahit zarifoğlu (10) can yücel (1) cemal süreyya (1) cevdet bağca (1) chaos 2001 (1) cihan aktaş (1) cv (1) dağcılık (1) DE LA FRAYEUR D’ÊTRE PLOMBIER BORGNE (1) dengeler adına (1) devendra banhart (1) documentarist (1) dostoyevski (1) dublörün dilemması (2) dutch chapel (1) dücane cündioğlu (1) edip cansever (1) elif şafak (1) elif şafak siyah süt (2) elveda oblomov (1) erdem beyazıt (6) eren safi (1) ergenekon şerefsizleri (3) eternal sunshine of spotless mind (2) everything must change (1) ey selahaddin (1) farif ferjad (1) fatma barbarosoglu (1) fight club (1) FİLİSTİN (10) filistin hamas islam (2) first lady (1) furkan çalışkan (2) furkan suresi (1) galata konak cafe (1) george benson (1) gökhan özcan (3) görücü usulü (1) hakan albayrak (2) hamlet (1) hayat iman ve cihad (1) ian dallas (1) ibrahim paşalı (1) ibrahim tenekeci (8) ihvani müslim (1) imam humeyni (2) imany (1) ismail kılıçarslan (1) ismet özel (13) izzet şahin (1) kadın (1) kafka (1) kardeş türküler (1) karnak kafe (1) kelam (1) keny arkana (1) killng me softly (1) kitaplarım (1) kolera (1) korkma ben varım (2) küçük prens (1) la haine (1) lale müldür (2) lara fabian je t'aime (1) le trio joubran (1) leman sam (1) leonard cohen (1) leyla ile mecnun turgut uyar (1) majid majidi (1) masal (1) mavi kelebek (1) mehmet efe (2) melek arslanbenzer (1) mızraksız ilmihal (3) mihrimah sultan cami (1) mo ghile mear (1) murat menteş (7) mustafa islamoğlu (2) mustafa kutlu (4) mustafa ulusoy (2) müslüm gürses (1) native deen (1) nazanbekiroglu (1) nazım hikmet (1) necib mahfuz (1) necip fazıl (1) NEDEN AŞK ACISI (1) nietzsche (2) nihat dağlı (1) nikos kazancakis (1) nurettin topçu (1) nurullah genç (1) obama (1) oğuz atay (1) old boy (1) one litre of tears (1) onegin letters (1) oruç aruoba (4) ömer hayyam (1) özdemir asaf (1) pink floyd (1) platon (1) pulp fiction (1) rachel corrie (1) reconstruction (1) samed karagöz (1) sartre (1) satrpialo (1) sezai karakoç (2) sin palabras (1) sonbahar (1) suleyman cobanoglu (1) sultanahmet camii (1) süleyman çobanoğlu (3) sünnet anlayışı şekilcilik (1) şarkılar (28) şıpsevdi sakız (1) taraf (1) tarık tufan (2) tekfurun kızı (1) the best of youth (1) the burning plain (1) tuluhan tekelioğlu (1) turgut uyar (1) tutunamayanların şarkısı (1) uçurtma avcısı (1) utopia (1) varlık ve teklik teoremi (1) vas mandara (1) with one voice (1) yarim senden ayrılalı (1) yavuz selim camii (1) yıldız hamidiye cami (2) yılmaz erdoğan (1) you will never know (1) yök (1) yusufilezüleyha (1) zeynep arkan (1) zeytin'in hayali (1) zorba (1)

Blog Arşivi