one litre of tears



insan kendine işkence eder mi ediyor işte...


her bölümünde litrelerce gözyaşı dökeceğimi bile bile yine de izliyorum.


canımda can kalmadı ama... ağlamayı seviyorum.


caretta carettalar ölmesin kıvamında kimse hasta olmasın demiyeceğim ama hastalıkla birlikte sabır olsun inşallah hepimizin yüreğinde ve aklında...






[ içeri buyrun ]

bu mihval üzere...

dinimi çok seviyorum. peygamberimi çok seviyorum. ramazanı çok seviyorum. ve böyle ölmek istiyorum


gitmeden önce son anlarımın geçtiği yer, mihrimah sultan cami 09





[ içeri buyrun ]

zarifoğlu

burası bir adam


bir aşk çapında


bir çeşit hapisane tutulan


akıp giden su uyanınca


adam suyu geçmek isteyen karınca


bir taşın alevinden basarak ellerine


kaçınca adam


bırakmaz eşyasını da uykuda





[ içeri buyrun ]

yıldız hamidiye camii

imam bey ne olur kitaplarımı atmayın, ben gittim ama en azından bir izim kalsın orada.






[ içeri buyrun ]

bilsem bekler miydim camdaydım


Kabulün kurcalanması zorumuza gidiyor
-ismet özel'in en son şiirinden-

[ içeri buyrun ]

ben sevdim eller alsın


[ içeri buyrun ]

geçici bir müddet buradayız :)

http://aalborggunlugu.blogspot.com/
[ içeri buyrun ]

.
ve ilk gece
.
[ içeri buyrun ]

sondan bir önceki gün...

gece...
[ içeri buyrun ]

barselona barselona

.
Juan Antonio: Maria Elena used to say that only unfulfilled love can be romantic






[ içeri buyrun ]

su hayattır











bağırıp duruyorum denizin ortasında, su buradan ne kadar uzakta
[ içeri buyrun ]

final countdown

son 8 gün
[ içeri buyrun ]

bir zamanlar ben "radikal" idim

.
Mesela Platon...

Şiirin insanı aşka ve hüzne kışkırttığını; aşk ve hüznün de onu, iktidarı düşleyen yapılardan soğuttuğunu düşünen Platon, "devlet"inde şairlere yer vermez. 'Çünkü' der, 'Aşık adam hüzünlüdür, kendisiyle derdi olduğu için, devletin bekası ve gelişmesi üzerinde yoğunlaşamaz.'

Elveda Oblomov,Nihat Dağlı

[ içeri buyrun ]

yazılmamış bir romandan alıntı

- seni ilk burada görmüştüm
- ilk mi?
- evet ilk, aslında o zaman seni bu misyonunla görmemiştim, ama işlemiş işte aklımın bir köşesine, hatırlıyorum.
- neresi tam olarak?
- işte karşıdaki bankta, orada oturuyordun. elinde bir şiir kitabı vardı.
- kimindi acaba.
- erdem beyazıtındı galiba.
- nerden biliyorsun.
- çünkü yanındaki bankta ben oturuyordum.zaten kitap okuman ilgimi çekmişti. arkadaşın seslendi sonra, ismini de ilk o zaman duydum.
- unutmadın mı yani ismimi o andan sonra?
- unutmadım. ben unutmam.
- ya bir gün ben unutursam
- senden mesul değilim. kendi adıma konuştum.
- unutmazsın ama ya unutmak istersen bir gün?
- isterim ama unutamam... gündüz unutsam da gece unutamam
- neden?
- gece haindir, hatırlatır.
- demek ki o kadar sevmiyormuşsun beni, gündüzleri unutacağına göre.
- güzel bir söz geldi, kullanmak için sadece öyle söyledim. ben seni seviyorum.
- benden duymak istemez bir halin var.
- istemiyorum. çünkü gideceğini biliyorum.
- ...
- sen git, ben seni severim yine de
.


"yazılmamış bir romandan"
[ içeri buyrun ]

yazılmamış bir romandan alıntı

.
.
-ayrılmayalım

-gitmiyor

-bırak şimdi modern dünyanın ayşe arman ağzını, gitmeyen ne?

-sen mutlu musun ki?

-mutlu olup olmamak umrumda değil, seviyorum seni sadece bu.

-aile olacağımızı düşünmüyor musun hiç, herşey seni seviyorum sen beni seviyorsun bu kadar mı yani... bunca farklılık nasıl birleşecek sence iş ciddiye binince, uzatmaya gerek yok.

-evlenince mutlu olamayacaksak evlenmeyelim

-sen hayatı oyun sanıyorsun.

-ne yani, ne dememi istiyorsun, her pazar market alışverişine gidelim, bütün yıl 2 hafta tatil yapmak için çalışalım, bu kıyafet çok güzelmiş onu almak için kavga edeyim, çiçek değil maydanoz bile getirmedin diye başının etini yiyeyim, bu mu istediğin? ben seni sevdiğimi söylüyorum. sen hayatın gerçeklerinden bahsediyorsun. ben bir ömür seni sevmekten söz ediyorum, sen bir ömür aynı yastıkta yatar mıyız yatamaz mıyız bunu düşünüyorsun. ben kimseye aldırış etmeden seni istiyorum, sen bütün farklılıkları sıralayıp ayrılalım diyorsun.

-merak etme, ileride sen de böyle düşünürsün.

-sen benden ilerde misin yani şimdi?

-öyle demek istemedim, çarpıtma, evlenince sana da yetmez demek istiyorum bu edebiyat.

-yeter! bana yeter... ben gençliğimi şiir okumakla suladım, şimdi kalkıp da içimde her sana baktığımda açan şiir çiçeklerinin mi solacağını söylüyorsun. olmaz! izin vermem. ben bir seni sevdim bir de şiiri...

-senin bu melankolinle ev geçindirilmez

-ne meraklıymışsın ev geçindirmeye.hiç diyor musun biz geçinelim de gerisi mühim değil.

-ailelerimiz farklı..sosyal ortamımız...sosyalleşme alanımız..bugüne kadar yaşadıklarımız.

-aynı demiyorum ki... aynı olacağız da demiyorum...sana sadece seni sevdiğimi söylüyorum.

-ama yetmiyor.

-bunu duymak yetti bana ama...

-...

-tamam ben seni seveyim sen de kendine evlenilecek bir kız bul. ben unutamıyorum, ister hasta de, ister sapkın, ister .. ne dersen de, ben unutamam. yapamam. unutamadığım için bir ömür seni sevmekten bahsediyorum. sen unutabildiğin için sürekli dünyalık plan yapıyorsun. aslında aramızdaki kapanmayacak tek fark bu.

-seni üzmek istemedim.

-ama üzdün. git...


"yazılmamış bir romandan"
[ içeri buyrun ]

yazılmamış bir romandan alıntı

.
.
-beni sevdiğini kaç kişiye söyledin?

-bilmem, sayma ihtiyacı hissetmedim hiç.

-çok var mı?

-ne demek çok var mı, bilen biliyordur, insanlardan bize ne ki...

-offf, olmadı bak şimdi, böyle şeyler ciddiyete binmeden söylenmez.

-ben seni seviyorum diyorum, daha ne ciddiyet arıyorsun!

-...

-bence herşey burada kalsın.

"daha yazılmamış bir romandan"

.
[ içeri buyrun ]

ne aradığımı bulsam taksime çıkıp bağırıcam

..
değil mi ki isteğe yaklaşınca ,
istememeyi istemek artık imkansızlaşır.
Bu yüzden değil mi Rabbim,Senden gelen yasaklar ‘yapma’ ile değil ‘yaklaşma’ emri ile başlar…

....


Rabbim, istememeyi isteyebilmeyi nasip et..

-nazanbekiroglu,yusufilezüleyha-
[ içeri buyrun ]

final countdown

.
son 9 gün
.
[ içeri buyrun ]

loosing all hope is freedom



umut bütün kötülüklerin anasıdır. çünkü işkenceyi uzatır. (nietzsche)



[ içeri buyrun ]

final countdown

.
son on gün
.
[ içeri buyrun ]

ömrümün gümüş çivisinin çakıldığı an



ilk an ne kadar kalıcıysa masumiyet de

o kadar kalıcıdır.


dublörün dilemması-murat menteş
.
[ içeri buyrun ]

ey kalem bana dost gibisin ama...

-
- senin gibi naif bir kıza yakışıyor mu, o kadar öfkelenmek, öyle gerizekalı filan demek

- demedim ki, yazdım sadece

- olsun, diyemeyeceğin şeyi yazma da.

- yazmazsam boğulurum ama

- ben yine de sana yakıştıramadım, fazla kaba olmuş.

- kaba değil, sert. çünkü öfkeliydim. ne yapayım işte ben de böyleyim, kızdığımda duramıyorum, durdurulamıyorum. yazıda atıyorum tüm öfkemi.

- yazı seni avutacak kadar dostun değil daha

- yazı beni avutacak kadar dostum değil... bunu düşüneceğim.

-
[ içeri buyrun ]

andımız kaldırılsın

.
.


.
.
[ içeri buyrun ]

bir kadını ağlatmak

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı… Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan… İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
aziz nesin
[ içeri buyrun ]

tutunamayanların şarkısı

tam böyle soldan soldan gelenler çoğalmış iken iyi geldi oğuz atay'ın tutunamayanlarının şarkısı:

baba, oradaki kadın sırtında ne taşıyor?
"bomba." neden? "türk yurdu topyekun savaşıyor."
savaş cephede bitti (yirmi yıl önce).
oysa, bir türlü bitmez okul kitaplarından
ince sesimle okudugum şiirlerde (zafer bayramı münasebetiyle).
"oğlum, bu ne şeker ne de kurban bayramı,"
derken babam haklıydı,
30 ağustos günü elini öperek ondan para istedigim zaman.
(babama şiir okumayı bile düşünüyordum o sırada.)

.

bir sıkıntı ve nefretle yaşadınızsa,
ankara güneşi sizin de uyuşturmuşsa beyninizi.
ata'nın izinde gitmekten başka bir kavramı olmayan
cumhuriyet çocugu olarak yayan, pis pis gezdinizse
(o sıralarda adı opera meydanı olan) hergele meydanı'nda
bu sarı ve tozlu alan iğrendirmediyse sizi,
bir taşra çocugu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi,
kaybettiniz (benim gibi)


.
[ içeri buyrun ]

bir küfür et!

.
sıkıldım.

ve çok sinirliyim.

herhalde şu dünyada en sinir olduğum insan modeli: faşist kafatasçı devletçi askerden fazla askerci! olanı... insan denir mi bilmiyorum ama...

ve insanın en yakınında olması, akrabaları olması böylelerinden daha da üzücü... yok neymiş efendim görmüşüz devletsizliğin ne demek olduğunu urumçi de... yok neymiş efendim hani o ezilen kürt halkı varmış ya, kinayeli kinayeli söyleyişler... yok neymiş efendim asker olmazsa olmazmış...

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

aslında herşey teyzemin oğlunun askere gidecek olmasıyla başladı.. dayanamadım işte.. ne yapayım... sen böyle vatan millet sakarya dersin dağa çıkar ölürsün...ama anneni almazlar yemin törenine... açıkla sen bunu...bunu açıkla bana...xxxxxxx kalktı baban cumhurbaşkanı olmak istedi, annenin başı örtülü diye yapmadıklarını bırakmazlar.. sen de kalkmışsın bu sistemi rejim devleti savunuyorsun bana... kendi anana babana , kendine hakaret ediyorsun aslında... xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

kalkıcam bu laik ordu için öleceğim, sonra bir de şehit olacağım! çocuğum olursa eğer bir gün hiç istemiyorum buralarda olmasını...

neymiş efendim çok iyi biliyorlarmış bizim hangi kaynaklardan beslendiğimizi!

kurandan başka hiçbirşeyle beslenmiyorum dedim. haykırdım aslında bahçedeydik.. tüm site duymuş olabilir.. annem çok kızdı... ayy allah ım ya... şu an saçımı başımı yolmak üzereyim.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx



askere tapan gerizekalı ergenekoncular...

daha rahatlamadım...

.
[ içeri buyrun ]

just curiosity

nn.nnn..

u.s.a
california
mountain view
stierlit st.

...

west indias
kızıl elma
itaki
maçin
uzun yola çıkmaya hüküm giydim

...
[ içeri buyrun ]

tıpkı ben


"her insan evvela düşünür taşınır sonra oturur yazar. bense tam tersine. yazmadan bilemem bir konuda ne düşündüğümü. zihnimden geçenleri anlayabilmek için onları kağıt üzerinde görmem şart evvela. şimdi de bir fikir var aklımda ne olduğunu anlayabilmek için yazmaya ihtiyacım var. "

(elif şafak / siyah süt)


[ içeri buyrun ]

sin palabras

.
.
- yarı yolda mı bırakıldın?

- hayır olmadı öyle, ama ben onla o kadar uzun bir yola çıkmışım ki bana öyle geldi. günahını alamam...
.
.
[ içeri buyrun ]

cahit zarifoğlu

[ içeri buyrun ]

el yazmalarım: i tenekeci azıcığı

[ içeri buyrun ]

kitaplarım

[ içeri buyrun ]

işte ben ona...

.
"dilinin ucunda ne varsa insanın
işte ben ona inandım" i .tenekeci




.
[ içeri buyrun ]

ismet özel son şiir

.
NEDEN AŞK ACISI

Yolu şaşmış aşk acısı sineme sığdı nezaketen
Yanmam tez günde geri gitse veda etmeden
Çok oyalandı ne tür kuytu buldu bende bilmem
Bir daha mı davet?
Bir gün misafir etmem.
Olursa yuh olsun umurum!
Nice öğreneceği varsa öğreniversin öğrenen
Hayır efendim tınacak ben miyim beni
Lâ-yuhsâ çekiştirdiklerini
Neymiş nedir nolcak bana yakıştırdıkları
Kızıltoprak lakerdayı
Sahih haber mi bellesem
Tek bıraksın beni bu aşk acısı
Çıkmasın efendi tavrım rezelerinden
Çarpıntıysa duruversin tüleklikse dürülsün
Sanılıvereyim ebkemKalayım çektiğimle ağına kemin kümün düşmeden
Lâkin neleri nerde karıştırdım
Annem duysun istemem.
Aşk acısı çingenelik oburu haysiyet kıran ziyafet
Ne kaya ardı kaldı boz ne yoz yazı
Ne tarifsiz parfümüyle çay boyu ne de mor koru
Adam yerine konmamak eh bu kadar olurdu
Aşktaki tafraya bak yahu bu ne cür’et
O iliğe işlemeler o kibir o kendini beğenmişlik
Nedir o en olmadık yerde göğüs geçirme pozu
Parça bölük serap bohçalanması cin isi sihir tozu
Düştü çoktan ne kadar felsefem varsa suya
Beni ilginç buluyor hayran udî gitara
Zifre ayva tüylerimdi beni mahza hapseden
Hani biz idiymişiz Maturudî Türklerden
Yön işte oysa vara vara vardıksa
Sabitemiz hakikaten Kartezyen.

Hüngür bütün gündür
Dindiren dingil sızıyı
Ensemde boza pişiren
Su dökündür inat sürdür sarımsak kok
Halden anlar bir Allah’ın kulu da mı yok.
.
.
.
[ içeri buyrun ]

uzak bir yere git

.

.
yine bir yaz pazarı... her haftasonu olduğu gibi bol düğünlü bol nikahlı manisa geceleri =).ne çok evlenenen var allah'ım.. düşünüyorum da bazen hayat bu mu diye. evlenip kocanla markete giderek ayçiçek yağı mı alsak mısırözü mü diye düşünüp birlikte torbaları taşımak mıdır..

- kızım hadi hazırlan
- ben gitmeyeceğim
- yine neden
- anne sevmem ben öyle şeyleri, görücüye çıkar gibi, ne işim var benim ya
- senin de düğününe kimse gelmiyecek, kalk hazırlan sinir etme beni
- yok gelmem büyük konuştum dün, tükürdüğümü yalayamam
- böyle ne bu havalar bilmiyorum ki, farklı mı oluyorsun şimdi
- ne farklı olması yahu, onun için yapmıyorum, sadece bu ev kızı modunu sindiremiyorum içime.. o düğün senin bu düğün benim kısmet arama modunda değilim daha. daha o kadar evde kalmadım =)
- bu gidişle kalacaksın
- amaaan düğünde koca buldum diyeceğime, ayy eşimin annesi beni nebileyim neyin düğününde keşfetti diyeceğime ömür boyu evde kalırım
- ayyy ne çok anlam yükledin basit bir düğüne.
- olsun öyle oluyor. tamamen vizyon işleri... sevmiyorum işte. gitmeyeceğim

.
.
yine gitmediğim bir düğün daha =) annemi yendiğim bir yaz gecesi daha.. bu düğün işine bir alternatif yok mudur, aile arasında olanı makbul sayılmaz mı anlamadım ki :S çok mu çevresek faktörleri sildim attım bireysel düşündüm bilmiyorum ki...aman neyse kim nasıl evlenirse evlensin. ben niye düşünüyorum ki bunları... ben daha küçücük bir kızım, hayallerimi bitirdiğim gün evlenebilirim belki.. evlilik öyle birşey sanki, hayallerini bitiren ya da hayalin bittiği anda düşünebileceğin birşey... ben şimdi çok yazan çok hayal kuran bir kızım bu nedenle evlenmek... bana uzak tüm sevenlere yakın olsun =) -aman allah'ım kuyruklar var kapımda da ben yoksayıyorum hepiiciğini =)-

şu an çalan şarkı: yaşar: Şarkı Halinde Gel

Sende herşey gibi yanımdayken,
Sen misin? sen mi?
oluyorsun gözlerimdeyken...
Git,git benden uzak,
Uzak bi yere git
Ne olur içimde
Her zaman bir ümit

Her uzak şey gibi öyle yalnız hayal,
Yalnız rahiya ve renk
Şarkı,şarkı halinde kal !!!
.
.
[ içeri buyrun ]

Etiketler

40ında 40 kadın (1) aalborg universitet (1) ah muhsin ünlü (2) ahlaksız (1) ahmet altan (1) ahmet kaya (1) ahmet muhip dıranas (1) alanis morisetti (1) andımız kaldırılsın (1) anna (1) arranged (1) aşk risalesi (2) attila ilhan (1) aynalar koridorunda aşk (1) azam ali (1) aziz nesin (1) barcelona barcelona (1) boys over flowers (3) cafe de flore (1) cahit zarifoğlu (10) can yücel (1) cemal süreyya (1) cevdet bağca (1) chaos 2001 (1) cihan aktaş (1) cv (1) dağcılık (1) DE LA FRAYEUR D’ÊTRE PLOMBIER BORGNE (1) dengeler adına (1) devendra banhart (1) documentarist (1) dostoyevski (1) dublörün dilemması (2) dutch chapel (1) dücane cündioğlu (1) edip cansever (1) elif şafak (1) elif şafak siyah süt (2) elveda oblomov (1) erdem beyazıt (6) eren safi (1) ergenekon şerefsizleri (3) eternal sunshine of spotless mind (2) everything must change (1) ey selahaddin (1) farif ferjad (1) fatma barbarosoglu (1) fight club (1) FİLİSTİN (10) filistin hamas islam (2) first lady (1) furkan çalışkan (2) furkan suresi (1) galata konak cafe (1) george benson (1) gökhan özcan (3) görücü usulü (1) hakan albayrak (2) hamlet (1) hayat iman ve cihad (1) ian dallas (1) ibrahim paşalı (1) ibrahim tenekeci (8) ihvani müslim (1) imam humeyni (2) imany (1) ismail kılıçarslan (1) ismet özel (13) izzet şahin (1) kadın (1) kafka (1) kardeş türküler (1) karnak kafe (1) kelam (1) keny arkana (1) killng me softly (1) kitaplarım (1) kolera (1) korkma ben varım (2) küçük prens (1) la haine (1) lale müldür (2) lara fabian je t'aime (1) le trio joubran (1) leman sam (1) leonard cohen (1) leyla ile mecnun turgut uyar (1) majid majidi (1) masal (1) mavi kelebek (1) mehmet efe (2) melek arslanbenzer (1) mızraksız ilmihal (3) mihrimah sultan cami (1) mo ghile mear (1) murat menteş (7) mustafa islamoğlu (2) mustafa kutlu (4) mustafa ulusoy (2) müslüm gürses (1) native deen (1) nazanbekiroglu (1) nazım hikmet (1) necib mahfuz (1) necip fazıl (1) NEDEN AŞK ACISI (1) nietzsche (2) nihat dağlı (1) nikos kazancakis (1) nurettin topçu (1) nurullah genç (1) obama (1) oğuz atay (1) old boy (1) one litre of tears (1) onegin letters (1) oruç aruoba (4) ömer hayyam (1) özdemir asaf (1) pink floyd (1) platon (1) pulp fiction (1) rachel corrie (1) reconstruction (1) samed karagöz (1) sartre (1) satrpialo (1) sezai karakoç (2) sin palabras (1) sonbahar (1) suleyman cobanoglu (1) sultanahmet camii (1) süleyman çobanoğlu (3) sünnet anlayışı şekilcilik (1) şarkılar (28) şıpsevdi sakız (1) taraf (1) tarık tufan (2) tekfurun kızı (1) the best of youth (1) the burning plain (1) tuluhan tekelioğlu (1) turgut uyar (1) tutunamayanların şarkısı (1) uçurtma avcısı (1) utopia (1) varlık ve teklik teoremi (1) vas mandara (1) with one voice (1) yarim senden ayrılalı (1) yavuz selim camii (1) yıldız hamidiye cami (2) yılmaz erdoğan (1) you will never know (1) yök (1) yusufilezüleyha (1) zeynep arkan (1) zeytin'in hayali (1) zorba (1)

Blog Arşivi