reconstruction



Ya da her zaman söylendiği gibi;
aşk, o güne kadar varolan her şeyi
unutmak ve yeni bir hayat yaratmak mıdır?
[ içeri buyrun ]

mümkün olduğu kadar çok

"İnsan ağzını yiyeceğe götürmez,

yiyeceğini ağzına götürür.

Şiirsizlik ağzını yiyeceğine götürmektir.

Şiir, yiyeceği ağzınıza götürmenizi sağlar."

İsmet Özel / 26 Ekim 2009

[ içeri buyrun ]

yıkıldı firavun...

fatma nihan yildiz:
ne dinliyorsun ya bu saatte

NeNeHaTuN:
ya ne bilim aklıma esti bugün yıkıldı firavun ..
dedim cd i çıkaram bi günyüzüne

fatma nihan yildiz:
:)

NeNeHaTuN:
yollim mi gözüne uyku girmez :)
fatma nihan yildiz:
vaar onlar yanımda
NeNeHaTuN:
iyi seni ülkeye sokmuşlar o cdyle
amerikaya girsen direk guantanmo

fatma nihan yildiz:
:)
[ içeri buyrun ]

bence ben çok kıskanç biriyim
[ içeri buyrun ]

faydalıbilgileransiklopedisi



“Şuna inan dostum,

ne olursa olsun, her

kadının yaşantısı başından

sonuna dek bağımlı olacağı

bir erkeği aramakla geçer.

Anlayacağın, bağımlı olmak

tutkusuyla doludur kadın.

Şunu unutma, bunun

ayrıksılığı yoktur.”

Dostoyevski/Delikanlı/



[ içeri buyrun ]

suçlarençokçarşambagünleriişlenirmiş


Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
cemal süreyya
[ içeri buyrun ]

love in letters

ONEGIN adlı filmden bir sahne, Puşkin'in romanından uyarlama
tatyana letter to onegin

“I write to you – no more confession
is needed, nothing’s left to tell.
I know it’s now in your discretion
with scorn to make my world a hell.
“But, if you’ve kept some faint impression
of pity for my wretched state,
you’ll never leave me to my fate.
At first I thought it out of season
to speak; believe me: of my shame
you’d not so much as know the name,
if I’d possessed the slightest reason
to hope that even once a week
I might have seen you, heard you speak
on visits to us, and in greeting
I might have said a word, and then
thought, day and night, and thought again
about one thing, till our next meeting.
But you’re not sociable, they say:
you find the country godforsaken;
though we... don’t shine in any way,
our joy in you is warmly taken.
“Why did you visit us, but why?
Lost in our backwoods habitation
I’d not have known you, therefore I
would have been spared this laceration.
In time, who knows, the agitation
of inexperience would have passed,
I would have found a friend, another,
and in the role of virtuous mother
and faithful wife I’d have been cast.

“Another!... No, another never
in all the world could take my heart!
Decreed in highest court for ever...
heaven’s will – for you I’m set apart;
and my whole life has been directed
and pledged to you, and firmly planned;
I know, Godsent one, I’m protected
until the grave by your strong hand:
you’d made appearance in my dreaming;
unseen, already you were dear,
my soul had heard your voice ring clear,
stirred at your gaze, so strange, so gleaming,
long, long ago... no, that could be
no dream. You’d scarce arrived, I reckoned
to know you, swooned, and in a second
all in a blaze, I said: it’s he!
“You know, it’s true, how I attended,
drank in your words when all was still –
helping the poor, or while I mended
with balm of prayer my torn and rended
spirit that anguish had made ill.

At this midnight of my condition,
was it not you, dear apparition,
who in the dark came flashing through
and, on my bed-head gently leaning,
with love and comfort in your meaning,
spoke words of hope? But who are you:
the guardian angel of tradition,
or some vile agent of perdition
sent to seduce? Resolve my doubt.
Oh, this could all be false and vain,
a sham that trustful souls work out;
fate could be something else again...

onegin letter to tatyana

I know it all: my secret ache
will anger you in its confession.
What scorn I see in the expression
that your proud glance is sure to take!
What do I want? what am i after,
stripping my soul before your eyes?
I know to what malicious laughter
my declaration may give rise!

I noticed once, at our chance meeting,
in you a tender pulse was beating,
yet dared not trust what I could see.
I gave no rein to sweet affection;
what held me was my predilection,
my tedious taste for feeling free.

...

No, every minute of my days,
to see you, faithfully to follow,
watch for your smile, and catch your gaze
with eyes of love, with greed to swallow
your words, and in my soul explore
your matchlessness, to seek to capture
its image, then to swoon before
your feet, to pale and waste...what rapture!

But I'm denied this: all for you
I draq my footsteps hither, yonder;
I count each hour the whole day through;
and yet in vain ennui I squander
the days that doom has measured out.
And how they weigh! I know about
my span, that fortune's jurisdiction
has fixed; but for my heart to beat
I must wake up with the conviction
that somehow that same day we'll meet...

how fearful is my obsession
to clasp your knees, and at your feet
to sob out prayer, complaint, confession,
and every plea that lips can treat;
meanwhile with a dissembler's duty
to cool my glances and my tongue,
to talk as if with heart unwrung,
and look serenely on your beauty!...

But so it is: I'm in no state
to battle further with my passion;
I'm yours, in a predestined fashion,
and I surrender to my fate.



[ içeri buyrun ]

makro lüzumsuzluk




i refuse to replay

the mistakes that we made yesterday

[ içeri buyrun ]

sevmek de yorulur

bir şiir diyor ki aşkın bir adı da yorulmamaktır diğeri diyor ki sevmek de yorulur. şimdi ne anlamam gerekiyor, aşk ile sevginin aynı olmadığını, insan var yorulur insan var yorulmazı mı... ikisini kıyaslamanın mantıksızlığını mı...

her ne ise o'dur...

ama sevmek de yorulur.


bunu duymalısın
bunu görmelisin
bunu bilmelisin
en sonunda
bunu unutmalısın
[ içeri buyrun ]

rabbim yetenek vermiş :)


"Kadınların bir vakit konuşmadan

Yaşaması gerekebilir

Ve açılabilir görüntümüz Sahnemiz perdemiz:

Hergün bir miktar kros boksit asit

Ve arenamız

Dokuzyüz milyon müslüman rüyalarını hatırlamadan uyanabilir"

[ içeri buyrun ]

acababazennedenbukadarkızıyorum

....


hadi ispatlıyalım kendimizi "onlara" , ne kadar özgürlükçü olduğumuzu kanıtlayalım, diyelim hadi herkese bırakınız yapsınlarlar bırakınız geçsinler; istanbula konsansitnepolis diyelim ne olacak...mazur görelim eşcinselleri... içki masalarına sonsuz saygı gösterelim.. iki başörtülü koydular ya hadi savunalım bizde biza ait olmayan herşeyi... bazen susmayı bilmeliyiz.. hayır konuşamıyorsak eğer susmalıyız... tüm la'ları kabul ederek ilahe'den uzaklaşıyoruz sadece...


ben -ya da biz- kimseye birşey- hele hele özgürlükçü- olduğumuzu kanıtlamak amacıyla; siz bize anlayış gösterin biz de size anlayış gösterelim , bugün size yarın bize gibi basit bir zaviyeyle hareket etmiyorum. Zulüm kime yapılsa zulümdür, hangi zamanda hangi mekanda ya da hangi yürekleri titrettiğine bakılmaz; seni ilahe den uzaklaştırdığını düşünüyorsan kendine la larına odaklanırsın, ama aynı güneşin doğuşuna farklı insanların farklı umutlar bağlamasına engel olamazsın.

vesselam

Fatma Nihan Yıldız

güzel sözler vesselam...

kimsenin güneşine kimsenin güneşten beklediklerine kimsenin güneşe sunduklarına lafım yok... derdim sadece biz "bu güneşlerle" uğraşırken Güneş'in Rabbini kızdırmayalım, gücendirmeyelim, Güneşlere takılıp Güneşin RABbbini unutmayalım...sen ben diye ayırmanda garibime gitti yani; ben müslümanlar olarak diyorum; la lara takılıp ilaheden uzaklaşmayalım... sen bunu bana sen istersen böyle yapabilirsin diyorsun..ben bunu butun muslumanları muhatap alıp diyorum sen kendi üzerine alınmıyorsun bile...

tek derdim tanımlamalarımızı kimin oluşturduğu... önce insanım derken aslında müslümanım demekten bir adım uzaklaşıyoruz... ama farkında bile değiliz... ben müslüman olduğum için zulmun karşısındayım ben musluman olduğum için "insan" haklarını savunuyorum.. ama öyle bir ortam oluşturuluyor ki müslümanım demeden hakkı adaleti özgürlüğü savunman isteniyor.. ister istemez etkiliyor bu ortam insanı.. ben sana bunu diyorum zeyneb hangi ortamların biiz nasıl etkilediği ... meselem bu... insanların farklı düşünceleri değil.. bizim müslüman olarak nelerden nasıl etkilendiğimiz.. ve nerlerin akımına kapılıp gittiğimiz.. ortak müştereklerde birleşelim derken temelimizde hiçbirşeyin kalmaması.. derdim bu! rAsim özdeneren diyordu: bir müslümanın antiemperyalsit oluşu ile bir solcunun antiemperyalist oluşu arasında fark vardır.. evet sonuçta aynıdır ve bu aynı sonuçlarda birleşebiliriz ama aynı nedenlerle aynı şeyleri savunmadığımızın farkında olalım... derdim bu... derdimiz bu olsun...


sonuçlarımız aynı olsa da nedenlerimizi kendi DEĞERLERİMİZLE kuralım...
[ içeri buyrun ]

mossadneolurbeniyakala




O Muslims! The solution to Palestine is not to make deals, seek compromises or return to post 1967 borders. The solution to Palestine is not to call for a Palestinian State or seek arbitration from the United States or the Quartet. Beware of the rulers deceiving you, such that you think a demonstration, protest or vigil which they allowed you is enough. They alone are not enough. You must push the rulers with all your power and ability to mobilise the armies to Liberate Palestine. To finally resolve the situation of Palestine there is only one course of action. We must remove the brutal occupation, and return to a pre-1917 situation where Palestine is solely under the authority of the Islamic Khilafah. We call upon you, to work for the re-establishment of the Khilafah that will remove these shameless rulers and unify Muslim land and her resources to liberate Palestine. Allah تعالى says: “Allah does not forbid you to deal kindly and justly with anyone who has not fought you for your faith or driven you out of your homes: Allah loves the just. But Allah forbids you to take as allies those who have fought against you for your faith, driven you out of your homes, and helped others to drive you out: any of you who take them as allies will truly be wrongdoers.” [TMQ Al-Mumtahanah: 8-9] "Fight them! Allah will chastise them at your hands, and bring them to disgrace and give you victory over them, and He will heal the breasts of a believing people." (al-Taubah: 14) إِنَّ فِي هَذَا لَبَلاَغًا لِقَوْمٍ عَابِدِينَ "Indeed, in this there is a message for those who worship Allah." (al-Anbiya: 106)
[ içeri buyrun ]

sayıklamalar

cahit zarifoğlu için romantik ve idealist islamcı demiş biri... evet galiba tanımımı buldum, ben de kendimi böyle çağırabilirim romantik ve idealist...niye kendimi tanımlıyorsam...sunni misin şii mi...ikisi de değil, müslümanım, bu yeter beni tanımlamaya...evet galiba böyle demiştim biri sorduğunda...şimdi ise romantik ve idealist müslümanım mı desem acaba...kime diyorsun nihan...bunlar bir iç sayıklaması...başım neden ağrıyor...neden güneş batıyor...neden yağmur yağıyor...neden çay bitiyor...neden haberler bu kadar uzun...güneydoğuda neden çocuklar polisi taşlıyorlar, askeri selamlıyorlar...aklıma takıldı şimdi...ergenekon hissettim sanki...bu vatanın uğruna ölünmez mi diyor...ölünür mü....insanların saf temiz duygularını seviyorum...ama...neden israil var?

"ya da konusmayı kesip aman sen
öyle bir gittin ki benimle..."
[ içeri buyrun ]

odam ılık


bana bu kitabı bahşedeni bahşedene şükürlerle

"Ateşinden sonra (diyelim, korların üzerine baca bağlantısını kapatıp bir yere gittikten sonra), çabanın karşılığını, odandaki ısı olarak alırsın - geri geldiğinde, bakarsın, odan, ılık..."


[ içeri buyrun ]

bir ismet özel bir hakan albayrak

Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden

aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan

sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları

bir harfin başlattığı yangın ile söndür

beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım

öyle mahzun

ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.

******************************

felsefenin soysuz çarkına teslim ederiz ayetleri

öyle büyüttük öyle büyüttük ki felsefeyi

eylemide aldı içine

ve ateşler içinde,Bağdat'ın orta yerinde

çırılçıplak kaldık işte

dengeler adına silahsız

dengeler adına şahsiyetsiz

miskin, geveze, entellektüel

dengeler adına vurmadı bizi

kim vuramadıysa

dengeler adına şair yaptılar bizi
[ içeri buyrun ]

yakma ya rabbi


7,8, 12 'ye bayıldım , tanımlamalar cuk oturmuş. ama kendimi 9'a yakın hissettim, vallahi alıntılardan kitap yapabilirim; her sözüne bir şairin şiiryle cevap verebilirim, şimdi bu kötü birşey mi? dostoyevskiyi de pek bir severim ayrıca, ibrahim ethem hazretleri bakışı da mı varmış aman rabbim. bu arada elime kaynar su döktüm, çok kötü oldu, yanıyor, her elimi yakışımda cehennem ateşini düşünüyorum... yakma ya rabbi diye bir ilahi vardı iğrenç sesli bir amcanın söylediği, o geldi şimdi aklıma, iğrenç miğrenç dinleniyor mu dinleniyor. ayy daha ne iğrençleri vardı, hiç güleceğim yoktu nihan bak yine hatırlattın şu kara kara çarşafları söyleyen akla ziyan muhteremleri :) nedenini bilmiyorum ama mutluyum :)


Feride'nin Günlüğü
12 Ekim 2009 07:56

Yüce adamların yanında bulunup cüceliklerini sektörel büyüklük olarak göstermeye çalışanları elleri sürekli düğme iliklemeye giden makamperestlerden algılayabilirsin bu durumda kaç yoksa sen de UŞAK MAKAMI olabilirsin.

Atlar da EŞEKLİK eder azizim!

1- Haritada Gazze’yi gösteremeyen tiplerle evlenme! Çünkü onların coğrafyaları NİŞANTAŞI'yla sınırlıdır.
2- TEK TAŞ denilince parmağını değil mezarlığı gösteren bir akıllıyla evlen, evlen ki sana ALIŞVERİŞİ değilÖLÜŞVERİŞİ hatırlatsın.
3- Okey oynayan İslamcıyla evlenme, zira bir günDÖRDÜNCÜ ADAM sen olabilirsin.
4- Ebu Gureyb’i İslami rock yapılan bir CAFE zannedenTİKİ’lerle evlenme, çünkü onlar Hz.Yusuf’u akıllarında Asrı saadetin FOTOMODEL'i olarak tutabilirler. (facia)
5- Sana sürekli rüyasında aksakallı bir amca gördüğünü söyleyen biriyle evlenme, bu onun mübarekliği değil na-SIRLAR DÜNYASI’nı seyredip uyuyakalmışlığının azizliğidir.
6- Müslüman iyi giyinmeli diyerek başına DİN KREATÖRÜ kesilenlere evlenme, zira onlar soruları değil “ŞIKLARI KONTROL” ederler.
7- Sana KADIN DEDİĞİN’le başlayan yüklemi mescitte sonlanan mis yağı cümleler kuran gelenek cazcısı adamlarla evlenme, bu alternatif zaaf radarlarını çalıştıracakları ve arayışlarını ALLAH RIZASI üzerinden yapacaklarının YANGIN alarmıdır.
8- Genelde akademik izdivaç balosu kıvamında olan bazı vakıflarda "kısa film çekeceğim, kendimi geliştireceğim" diyerek girişimci ruhuyla abdest alan entelleri görüntüleyen kızlarla evlenme, zira gözünün önündenFİLM ŞERİDİ gibi geçecek bir hayatın bile olmayabilir.
9- - Bana Dostoyevski gibi baktınız
- Kim?
- Siz evet siz
- Yoo “bu İbrahim Hakkı Hazretleri bakışımdı” diyerek pastane modunu entelliğin torpido gözüne sokanlarla, hele hele çalıntı dizeleri alıntı dizler üzerinde sayıklayıp sana posasını getiren romantik İslamcılarla evlenme, zira onlar okudukları kitap sayısı kadar senin de
CANINI OKUYABİLİRLER.

10- "Ama o başörtü sorunu yaşıyor" deyip "onu kimse almaz, onu da alayım seni de, olmaz mı sevaptır, şu odacıkta sen pankart o hamur açar geçinir gidersiniz" modunda ayet paketleyen adamlarla evlenmeyi düşünüyorsan kamusal geyikleri çevir, aksi taktirde meşgule düşersin.
11- Yüce adamların yanında bulunup cüceliklerini sektörel büyüklük olarak göstermeye çalışanları elleri sürekli düğme iliklemeye giden makamperestlerden algılayabilirsin, bu durumda kaç, yoksa sen de UŞAK MAKAMI olabilirsin.
12- "Olsun ben Nişanyan da okurum, beni düşünceleri ilgilendirmiyor" diyerek liberal partnerliğin cılkını inancına sıvayan adamdan uzak dur, aksi taktirde imam nikahı "Allah diye biri varmış" diyenleri onaylayan yağız İslamcılardan düşebilir(!) Bknz. Görmeyiniz!
13- Ulusalcı İslamcıdan uzak dur, sen DARBE YEDİMdersin o Elhamdülillah der.
14- Bu maddeye kadar gelip hala bırakmak zorunda olmadığın bir KAYPAK yoksa sevinebilirsin, bilirsin maddenin ÜÇ Muhafazakârının hali vardır. Allah kabul etsin.
Esra Elönü - Haber 7
eelonu@mynet. com
[ içeri buyrun ]

ne farkeder demişim, bilmeden farkı istemişim

bir gece vakti gözüme uykunun girmediği

ve ismet özel dinlediğim.

hep dinlediğim hep dinlediğim...

bu şiirlerle gömün beni...
[ içeri buyrun ]

the shawshank redemption

[ içeri buyrun ]

ahmet kaya

Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler

Mavi gökyüzünü ona dar etmişler


[ içeri buyrun ]

esra'ma


adanış günü'nden



[ içeri buyrun ]

aşk risalesi

aşk risalesi'inden erdem beyazıt


Yürürken otururken yatarken

Hep çürümek durumunda kalmış

Duyduklarımızdan dolayı kulaklarımız

Gördüklerimizden ötürü gözlerimiz

Dokunduklarımız için ellerimiz.

Belli bir bozgun yaşamışız

Her şeye ölüm dadanmış sanki

Kadınlar ki anne olmamak için direniyorlar

Erkekler ki savaşmayı tümden unutmuşlar

Çocuklar zaten hiç çocuk olmuyorlar

Çocukluk kalkmış dünyadan gibi

Her çocuk antik çağ filozoflarından bir kalıntı sanki.

Aşkın son saltanatını yaşamak içinmi ey kalbim

Ruhun serüvenine bir kale olmak için mi?

Bu başkaldırma kanatlanma.

[ içeri buyrun ]

pulp fiction




"gelecekteki güzelliğimi görmüyor ve onu sevmiyorsun"
lale müldür
[ içeri buyrun ]

seni hiç bir zaman bırakmayacağız KUDÜS!

[ içeri buyrun ]

araştırma ve kültür vakfı

.

Pek değerli Genç Öncüler;

Öncelikle hepinizi teker teker sağ baştan başlayarak selamların en güzeli ile selamlıyorum. Şu an her şeyi gözümde canlandırmaya çalışıyorum masaları kırmızı örtülerimizi, kahvaltıda neler olabileceğini… Varsa bir yenilik bu sezon, mailleriniz de eksik etmeyin her şeyi ayrıntısıyla bileyim ki geldiğimde zorluk çekmeyeyim.

Gelmek dedik ne kadar vaktim kaldı hemen onu belirteyim, beni bir 4 ay kadar daha özleyecek İstanbul. Ve benim İstanbul’a olan özlemimden hiç bahsetmiyorum. Ama şunu en başta belirteyim ki İstanbul’u İstanbul yapan sizin gibi fatih ruhlu insanlar; inancı ve ideali için okuyan ve düşünen ve amel eden gençler yani genç öncüler; bu şehre bence bizler ruh veriyoruz. Buradaki şehirlerle en belirgin fark da bu… burada her şey insan elinden çıkmış gibi, her şey insanın kurduğu düzeni, insanın tanrılaştığını hatırlatıyor bana… ama bizim dualarımızın değdiği şehirlerimizde başka bir koku var, tüm olumsuzlukları rağmen kendi ülkemin sokaklarında dolaşırken üzerine değen o dua zırhını hissedebiliyorsun. Burada ise her şey insanın gücünü hatırlatıyor ve Allah’ı unutmuş yada hiç tanışmamış insanların dokunduğu şehirlerle O’nun isminin anıldığı yerler arasında elbette fark olacaktır. Beni en iyi şu hadis anlatacak galiba “İçinde Allah’ın anıldığı ev ile Allah’ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.”

Buradaki günlerim güzel geçiyor ama hiç birşey sizlerle İstanbul’da geçirdiğim anlarla kıyaslanamaz. hiçbir zaman farkına varamadığımız “aynı dili konuşmak” gibi sıradan bir farkındalığımızın burada ne büyük anlamlara geldiğini çok iyi anladım. Aynı dili konuşabilmek aynı “telden” konuşabilmenin de belki ilk adımı. Buradan yanlış anlaşılmasın dil milliyetçiliği yapmıyorum ama belki de “biz sizi kavimler halinde yarattık” ayeti gereğince anlamaya ve anlamlandırmaya kendimiz içimizde başlasak ve şu an her birimiz şükretsek yanımızdaki arkadaşımız için “anlaşabildğimiz için. Çünkü dil bir yerde samimiyetin göstergesi, yabancı arkadaşlarla İngilizce konuşurken bunu çok daha iyi hissedebiliyorum. Bazen konuşuyoruz konuşuyoruz, ortam samimileşiyor, yanımda konuştuğum insanı kendime yakın hissetmeye başlıyorum ve o an nasıl oluyor bilmiyorum ama dil değiştiriyorum evet fark etmeden farkına varmadan Türkçe konuşmaya başlıyorum. Birkaç saniye sonra Fatma nihan ne diyorsun diyen bakışlardan anlıyorum.

Ve burada Müslüman olmanın güzelliğini birkez daha hissediyorum. Azınlık olmanın verdiği bir bağ oluyor ister istemez. Geçen okulda koridorda ilerlerken karşımdan gelen biri gülümsedi. Ben de gülümsedim. Burada çok güzel bir huy var bence bunu bizde şiar edinmeliyiz herkes birbirine gülümsüyor ve selam veriyor tanısın tanımasın, buraya dair takdir ettiğim ve beğendim en güzel şey galiba. Gülümsemenin ardından bir selamualeykum geldi şaşırdım durdum ayaküstü baya muhabbet ettik üniversitede asistanmış aynı departmandayız. Baya yardımcı oldu kitaplar konusunda dersler konusunda. Ve hiç tanımadığın bir insanla bir dakikada kardeş olabiliyorsun bu sadece SELAMUALEYKUM” un gücü, bu dünyada başka hiçbirşey bunu gerçekleştiremez.

Çok uzatarak sizi sıkmak istemiyorum, sadece insan daha zor durumlarda daha iyi Müslüman oluyor veya olmaya çalışıyor, onun için karşılaştığımız hiçbir zorlukta yılmayalım ve inanalım bu zorluklarla daha daha iyi bir Müslüman oluyoruz… burada bir şey temsil ettiğime inandığım için üzerimde daha bir yük hissediyorum yere ufacık bir kağıt attığımda dahi bunun bir müslümana yakışıp yakışmayacağını düşünüyorum. Yaptığım her şeyde Müslümanları böyle bilmesinler Türkleri böyle düşünmesinler diye daha fazla bir hassasiyet gösteriyorum.

Ve son olarak size bir müjde veriyorum, kendinizi önemseyin, nihan arkadaşınız farkına vardı ki bu dünyayı değiştirebilecek olan bu dünya için hayali olan büyük oynayan sadece biziz! Toplum bazında diyorum, büyük kapitellerin elbette vardır bir düzen amaçları ama halkı bu kadar şuur ve bilince sahip sadece biz varız… biz derken Müslüman bilincine sahip herkesi kastediyorum ve diyorum ki SEN MÜSLÜMANSIN BÜYÜK DÜŞÜN

Canım kardeşlerim Allah’a emanet olun.

Birlikte çok daha fazla şey paylaşmak umuduyla.

Danimarka’dan sevgiler

Fatma Nihan YILDIZ

[ içeri buyrun ]

düşmemeliyim




"dengemi kaybedersem sana düşebilirim"
[ içeri buyrun ]

eternal sunshine of spotless mind


"ben kapağı açık bir kitap gibiyim,sana herşeyi anlatıyorum."
güzel bir filmdi.




[ içeri buyrun ]

Etiketler

40ında 40 kadın (1) aalborg universitet (1) ah muhsin ünlü (2) ahlaksız (1) ahmet altan (1) ahmet kaya (1) ahmet muhip dıranas (1) alanis morisetti (1) andımız kaldırılsın (1) anna (1) arranged (1) aşk risalesi (2) attila ilhan (1) aynalar koridorunda aşk (1) azam ali (1) aziz nesin (1) barcelona barcelona (1) boys over flowers (3) cafe de flore (1) cahit zarifoğlu (10) can yücel (1) cemal süreyya (1) cevdet bağca (1) chaos 2001 (1) cihan aktaş (1) cv (1) dağcılık (1) DE LA FRAYEUR D’ÊTRE PLOMBIER BORGNE (1) dengeler adına (1) devendra banhart (1) documentarist (1) dostoyevski (1) dublörün dilemması (2) dutch chapel (1) dücane cündioğlu (1) edip cansever (1) elif şafak (1) elif şafak siyah süt (2) elveda oblomov (1) erdem beyazıt (6) eren safi (1) ergenekon şerefsizleri (3) eternal sunshine of spotless mind (2) everything must change (1) ey selahaddin (1) farif ferjad (1) fatma barbarosoglu (1) fight club (1) FİLİSTİN (10) filistin hamas islam (2) first lady (1) furkan çalışkan (2) furkan suresi (1) galata konak cafe (1) george benson (1) gökhan özcan (3) görücü usulü (1) hakan albayrak (2) hamlet (1) hayat iman ve cihad (1) ian dallas (1) ibrahim paşalı (1) ibrahim tenekeci (8) ihvani müslim (1) imam humeyni (2) imany (1) ismail kılıçarslan (1) ismet özel (13) izzet şahin (1) kadın (1) kafka (1) kardeş türküler (1) karnak kafe (1) kelam (1) keny arkana (1) killng me softly (1) kitaplarım (1) kolera (1) korkma ben varım (2) küçük prens (1) la haine (1) lale müldür (2) lara fabian je t'aime (1) le trio joubran (1) leman sam (1) leonard cohen (1) leyla ile mecnun turgut uyar (1) majid majidi (1) masal (1) mavi kelebek (1) mehmet efe (2) melek arslanbenzer (1) mızraksız ilmihal (3) mihrimah sultan cami (1) mo ghile mear (1) murat menteş (7) mustafa islamoğlu (2) mustafa kutlu (4) mustafa ulusoy (2) müslüm gürses (1) native deen (1) nazanbekiroglu (1) nazım hikmet (1) necib mahfuz (1) necip fazıl (1) NEDEN AŞK ACISI (1) nietzsche (2) nihat dağlı (1) nikos kazancakis (1) nurettin topçu (1) nurullah genç (1) obama (1) oğuz atay (1) old boy (1) one litre of tears (1) onegin letters (1) oruç aruoba (4) ömer hayyam (1) özdemir asaf (1) pink floyd (1) platon (1) pulp fiction (1) rachel corrie (1) reconstruction (1) samed karagöz (1) sartre (1) satrpialo (1) sezai karakoç (2) sin palabras (1) sonbahar (1) suleyman cobanoglu (1) sultanahmet camii (1) süleyman çobanoğlu (3) sünnet anlayışı şekilcilik (1) şarkılar (28) şıpsevdi sakız (1) taraf (1) tarık tufan (2) tekfurun kızı (1) the best of youth (1) the burning plain (1) tuluhan tekelioğlu (1) turgut uyar (1) tutunamayanların şarkısı (1) uçurtma avcısı (1) utopia (1) varlık ve teklik teoremi (1) vas mandara (1) with one voice (1) yarim senden ayrılalı (1) yavuz selim camii (1) yıldız hamidiye cami (2) yılmaz erdoğan (1) you will never know (1) yök (1) yusufilezüleyha (1) zeynep arkan (1) zeytin'in hayali (1) zorba (1)

Blog Arşivi