"İnsan ağzını yiyeceğe götürmez,
yiyeceğini ağzına götürür.
Şiirsizlik ağzını yiyeceğine götürmektir.
Şiir, yiyeceği ağzınıza götürmenizi sağlar."
İsmet Özel / 26 Ekim 2009
"Kadınların bir vakit konuşmadan
Yaşaması gerekebilir
Ve açılabilir görüntümüz Sahnemiz perdemiz:
Hergün bir miktar kros boksit asit
Ve arenamız
Dokuzyüz milyon müslüman rüyalarını hatırlamadan uyanabilir"
vesselam
kimsenin güneşine kimsenin güneşten beklediklerine kimsenin güneşe sunduklarına lafım yok... derdim sadece biz "bu güneşlerle" uğraşırken Güneş'in Rabbini kızdırmayalım, gücendirmeyelim, Güneşlere takılıp Güneşin RABbbini unutmayalım...sen ben diye ayırmanda garibime gitti yani; ben müslümanlar olarak diyorum; la lara takılıp ilaheden uzaklaşmayalım... sen bunu bana sen istersen böyle yapabilirsin diyorsun..ben bunu butun muslumanları muhatap alıp diyorum sen kendi üzerine alınmıyorsun bile...
tek derdim tanımlamalarımızı kimin oluşturduğu... önce insanım derken aslında müslümanım demekten bir adım uzaklaşıyoruz... ama farkında bile değiliz... ben müslüman olduğum için zulmun karşısındayım ben musluman olduğum için "insan" haklarını savunuyorum.. ama öyle bir ortam oluşturuluyor ki müslümanım demeden hakkı adaleti özgürlüğü savunman isteniyor.. ister istemez etkiliyor bu ortam insanı.. ben sana bunu diyorum zeyneb hangi ortamların biiz nasıl etkilediği ... meselem bu... insanların farklı düşünceleri değil.. bizim müslüman olarak nelerden nasıl etkilendiğimiz.. ve nerlerin akımına kapılıp gittiğimiz.. ortak müştereklerde birleşelim derken temelimizde hiçbirşeyin kalmaması.. derdim bu! rAsim özdeneren diyordu: bir müslümanın antiemperyalsit oluşu ile bir solcunun antiemperyalist oluşu arasında fark vardır.. evet sonuçta aynıdır ve bu aynı sonuçlarda birleşebiliriz ama aynı nedenlerle aynı şeyleri savunmadığımızın farkında olalım... derdim bu... derdimiz bu olsun...
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
Yüce adamların yanında bulunup cüceliklerini sektörel büyüklük olarak göstermeye çalışanları elleri sürekli düğme iliklemeye giden makamperestlerden algılayabilirsin bu durumda kaç yoksa sen de UŞAK MAKAMI olabilirsin.
Atlar da EŞEKLİK eder azizim!
1- Haritada Gazze’yi gösteremeyen tiplerle evlenme! Çünkü onların coğrafyaları NİŞANTAŞI'yla sınırlıdır.2- TEK TAŞ denilince parmağını değil mezarlığı gösteren bir akıllıyla evlen, evlen ki sana ALIŞVERİŞİ değilÖLÜŞVERİŞİ hatırlatsın.
3- Okey oynayan İslamcıyla evlenme, zira bir günDÖRDÜNCÜ ADAM sen olabilirsin.
4- Ebu Gureyb’i İslami rock yapılan bir CAFE zannedenTİKİ’lerle evlenme, çünkü onlar Hz.Yusuf’u akıllarında Asrı saadetin FOTOMODEL'i olarak tutabilirler. (facia)
5- Sana sürekli rüyasında aksakallı bir amca gördüğünü söyleyen biriyle evlenme, bu onun mübarekliği değil na-SIRLAR DÜNYASI’nı seyredip uyuyakalmışlığının azizliğidir.
6- Müslüman iyi giyinmeli diyerek başına DİN KREATÖRÜ kesilenlere evlenme, zira onlar soruları değil “ŞIKLARI KONTROL” ederler.
7- Sana KADIN DEDİĞİN’le başlayan yüklemi mescitte sonlanan mis yağı cümleler kuran gelenek cazcısı adamlarla evlenme, bu alternatif zaaf radarlarını çalıştıracakları ve arayışlarını ALLAH RIZASI üzerinden yapacaklarının YANGIN alarmıdır.
8- Genelde akademik izdivaç balosu kıvamında olan bazı vakıflarda "kısa film çekeceğim, kendimi geliştireceğim" diyerek girişimci ruhuyla abdest alan entelleri görüntüleyen kızlarla evlenme, zira gözünün önündenFİLM ŞERİDİ gibi geçecek bir hayatın bile olmayabilir.
9- - Bana Dostoyevski gibi baktınız
- Kim?
- Siz evet siz
- Yoo “bu İbrahim Hakkı Hazretleri bakışımdı” diyerek pastane modunu entelliğin torpido gözüne sokanlarla, hele hele çalıntı dizeleri alıntı dizler üzerinde sayıklayıp sana posasını getiren romantik İslamcılarla evlenme, zira onlar okudukları kitap sayısı kadar senin de CANINI OKUYABİLİRLER.
10- "Ama o başörtü sorunu yaşıyor" deyip "onu kimse almaz, onu da alayım seni de, olmaz mı sevaptır, şu odacıkta sen pankart o hamur açar geçinir gidersiniz" modunda ayet paketleyen adamlarla evlenmeyi düşünüyorsan kamusal geyikleri çevir, aksi taktirde meşgule düşersin.
11- Yüce adamların yanında bulunup cüceliklerini sektörel büyüklük olarak göstermeye çalışanları elleri sürekli düğme iliklemeye giden makamperestlerden algılayabilirsin, bu durumda kaç, yoksa sen de UŞAK MAKAMI olabilirsin.
12- "Olsun ben Nişanyan da okurum, beni düşünceleri ilgilendirmiyor" diyerek liberal partnerliğin cılkını inancına sıvayan adamdan uzak dur, aksi taktirde imam nikahı "Allah diye biri varmış" diyenleri onaylayan yağız İslamcılardan düşebilir(!) Bknz. Görmeyiniz!
13- Ulusalcı İslamcıdan uzak dur, sen DARBE YEDİMdersin o Elhamdülillah der.
14- Bu maddeye kadar gelip hala bırakmak zorunda olmadığın bir KAYPAK yoksa sevinebilirsin, bilirsin maddenin ÜÇ Muhafazakârının UÇ hali vardır. Allah kabul etsin.
Esra Elönü - Haber 7
eelonu@mynet. com
aşk risalesi'inden erdem beyazıt
Yürürken otururken yatarken
Hep çürümek durumunda kalmış
Duyduklarımızdan dolayı kulaklarımız
Gördüklerimizden ötürü gözlerimiz
Dokunduklarımız için ellerimiz.
Belli bir bozgun yaşamışız
Her şeye ölüm dadanmış sanki
Kadınlar ki anne olmamak için direniyorlar
Erkekler ki savaşmayı tümden unutmuşlar
Çocuklar zaten hiç çocuk olmuyorlar
Çocukluk kalkmış dünyadan gibi
Her çocuk antik çağ filozoflarından bir kalıntı sanki.
Aşkın son saltanatını yaşamak içinmi ey kalbim
Ruhun serüvenine bir kale olmak için mi?
Bu başkaldırma kanatlanma.
.
Pek değerli Genç Öncüler;
Öncelikle hepinizi teker teker sağ baştan başlayarak selamların en güzeli ile selamlıyorum. Şu an her şeyi gözümde canlandırmaya çalışıyorum masaları kırmızı örtülerimizi, kahvaltıda neler olabileceğini… Varsa bir yenilik bu sezon, mailleriniz de eksik etmeyin her şeyi ayrıntısıyla bileyim ki geldiğimde zorluk çekmeyeyim.
Gelmek dedik ne kadar vaktim kaldı hemen onu belirteyim, beni bir 4 ay kadar daha özleyecek İstanbul. Ve benim İstanbul’a olan özlemimden hiç bahsetmiyorum. Ama şunu en başta belirteyim ki İstanbul’u İstanbul yapan sizin gibi fatih ruhlu insanlar; inancı ve ideali için okuyan ve düşünen ve amel eden gençler yani genç öncüler; bu şehre bence bizler ruh veriyoruz. Buradaki şehirlerle en belirgin fark da bu… burada her şey insan elinden çıkmış gibi, her şey insanın kurduğu düzeni, insanın tanrılaştığını hatırlatıyor bana… ama bizim dualarımızın değdiği şehirlerimizde başka bir koku var, tüm olumsuzlukları rağmen kendi ülkemin sokaklarında dolaşırken üzerine değen o dua zırhını hissedebiliyorsun. Burada ise her şey insanın gücünü hatırlatıyor ve Allah’ı unutmuş yada hiç tanışmamış insanların dokunduğu şehirlerle O’nun isminin anıldığı yerler arasında elbette fark olacaktır. Beni en iyi şu hadis anlatacak galiba “İçinde Allah’ın anıldığı ev ile Allah’ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.”
Buradaki günlerim güzel geçiyor ama hiç birşey sizlerle İstanbul’da geçirdiğim anlarla kıyaslanamaz. hiçbir zaman farkına varamadığımız “aynı dili konuşmak” gibi sıradan bir farkındalığımızın burada ne büyük anlamlara geldiğini çok iyi anladım. Aynı dili konuşabilmek aynı “telden” konuşabilmenin de belki ilk adımı. Buradan yanlış anlaşılmasın dil milliyetçiliği yapmıyorum ama belki de “biz sizi kavimler halinde yarattık” ayeti gereğince anlamaya ve anlamlandırmaya kendimiz içimizde başlasak ve şu an her birimiz şükretsek yanımızdaki arkadaşımız için “anlaşabildğimiz için. Çünkü dil bir yerde samimiyetin göstergesi, yabancı arkadaşlarla İngilizce konuşurken bunu çok daha iyi hissedebiliyorum. Bazen konuşuyoruz konuşuyoruz, ortam samimileşiyor, yanımda konuştuğum insanı kendime yakın hissetmeye başlıyorum ve o an nasıl oluyor bilmiyorum ama dil değiştiriyorum evet fark etmeden farkına varmadan Türkçe konuşmaya başlıyorum. Birkaç saniye sonra Fatma nihan ne diyorsun diyen bakışlardan anlıyorum.
Ve burada Müslüman olmanın güzelliğini birkez daha hissediyorum. Azınlık olmanın verdiği bir bağ oluyor ister istemez. Geçen okulda koridorda ilerlerken karşımdan gelen biri gülümsedi. Ben de gülümsedim. Burada çok güzel bir huy var bence bunu bizde şiar edinmeliyiz herkes birbirine gülümsüyor ve selam veriyor tanısın tanımasın, buraya dair takdir ettiğim ve beğendim en güzel şey galiba. Gülümsemenin ardından bir selamualeykum geldi şaşırdım durdum ayaküstü baya muhabbet ettik üniversitede asistanmış aynı departmandayız. Baya yardımcı oldu kitaplar konusunda dersler konusunda. Ve hiç tanımadığın bir insanla bir dakikada kardeş olabiliyorsun bu sadece SELAMUALEYKUM” un gücü, bu dünyada başka hiçbirşey bunu gerçekleştiremez.
Çok uzatarak sizi sıkmak istemiyorum, sadece insan daha zor durumlarda daha iyi Müslüman oluyor veya olmaya çalışıyor, onun için karşılaştığımız hiçbir zorlukta yılmayalım ve inanalım bu zorluklarla daha daha iyi bir Müslüman oluyoruz… burada bir şey temsil ettiğime inandığım için üzerimde daha bir yük hissediyorum yere ufacık bir kağıt attığımda dahi bunun bir müslümana yakışıp yakışmayacağını düşünüyorum. Yaptığım her şeyde Müslümanları böyle bilmesinler Türkleri böyle düşünmesinler diye daha fazla bir hassasiyet gösteriyorum.
Ve son olarak size bir müjde veriyorum, kendinizi önemseyin, nihan arkadaşınız farkına vardı ki bu dünyayı değiştirebilecek olan bu dünya için hayali olan büyük oynayan sadece biziz! Toplum bazında diyorum, büyük kapitellerin elbette vardır bir düzen amaçları ama halkı bu kadar şuur ve bilince sahip sadece biz varız… biz derken Müslüman bilincine sahip herkesi kastediyorum ve diyorum ki SEN MÜSLÜMANSIN BÜYÜK DÜŞÜN
Canım kardeşlerim Allah’a emanet olun.
Birlikte çok daha fazla şey paylaşmak umuduyla.
Danimarka’dan sevgiler
Fatma Nihan YILDIZ
Etiketler
Blog Arşivi
- Aralık (1)
- Kasım (1)
- Ağustos (1)
- Temmuz (2)
- Haziran (1)
- Mayıs (1)
- Nisan (2)
- Şubat (1)
- Ocak (1)
- Eylül (1)
- Ağustos (1)
- Haziran (1)
- Mayıs (2)
- Nisan (1)
- Mart (2)
- Şubat (1)
- Ocak (1)
- Aralık (2)
- Ağustos (1)
- Temmuz (2)
- Haziran (5)
- Nisan (1)
- Şubat (2)
- Ocak (2)
- Ekim (4)
- Eylül (1)
- Ağustos (1)
- Temmuz (3)
- Haziran (9)
- Mayıs (12)
- Nisan (6)
- Mart (11)
- Şubat (4)
- Ocak (12)
- Aralık (15)
- Kasım (11)
- Ekim (26)
- Eylül (28)
- Ağustos (35)
- Temmuz (14)
- Mayıs (4)
- Nisan (10)
- Mart (3)
- Şubat (14)
- Ocak (14)
- Aralık (7)
- Kasım (4)