saat 00.38. geçenlerde ülke tv deki "dünyanın en zeki insanı"nı dinledikten sonra tekrar takıldım, bu günün değişim saatine. hem bak tek değilmişim. dünyanın en zeki insanı da aynısını düşünürmüş. evet çokça düşünmüşlüğüm vardır, kim belirlemiş gece yarısında günün değişeceğini diye. hala da merak ederim. neden gün güneşin doğuşuyla başlamaz ki... hadi "resmiyet" başlatmıyor biz neden başlamıyoruz ki...iki aydır düzenim bozuldu. gece ne zaman yatıyorum sabah ne zaman kalkıyorum belli değil... tabii sabah denirse. bugün öğlen 2 de kalktım. saati ileri almayı unutmuşum. az kalsın öğle namazını kaçırıyordum. saatimi ileri aldım ve artık herşey hayatımdaki ileri gidebilir. dün çok kötü hissettim kendimi, ilk defa veya ikinci defa -üniversite birinci sınıftaki tatilya mecarasından sonra- kendimi ölüme bu kadar yakın hissettim. korktum. ağladım. bu arada ben çok çabuk ağlıyorum. bir meziyet midir zafiyet midir bilemedim. aklımdan bir şey geçireyim hatta uydurayım ağlayabilirim. bilmiyorum ne olacak sonum. nerede kalmıştık... kötü hava uçakta kat ve kat hissettiriyordu kendini. aczyetini hissediyorsun. Allah'ın büyüklüğünü. rüzgarın nasıl uçağı savurduğunu, ne yaparsan yap Allah'ın dediğinin olacağını hissediyorsun...başka bir şey de hissetmemeli zaten insan. yabancılara şaşırıyorum. nasıl öyle bir durumda bile kahkaha atmayı becerebiliyor şaşıyorum. alkol mu tüm bunlara sebep yoksa dua edecekleri bir Rablerinin olmaması mı... dua etmeden nasıl yaşar ki insan. sığınmadan. bilemedim. yere indiğimizde değdimizde "İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider" bu ayetin muhatabı olmaktan korktum. kar yağdı bugün. herkes aynı şeyi söyledi, herkese aynı şeyi söyledim; "karı da peşinde getirmişim...getirmişsin..." peşimde pek çok şey geldi gitti ki. en son karın gelmesiyle hepsinin üstü kapandı örtüldü gömüldü... güneş de hiç çıkmayacak diyorlar. yağmur da yağıp karlar erimeyecek. öyle kalacakmış peşimde sürüklediklerim...ben demiyorum meteoroloji diyor...fotoğraf makinamı evde bıraktım, tam da vaktiydi şimdi güzel fotoların...balkondan çok değişik "kar ve eşya" tespitlerinde bulundum ama sadece gözümle, diğer gözlere gördüremedim...hadi geçtim diğer gözleri, ben ne zamana kadar hatırlayabilirim ki güzel gördüklerimi. unutmaya başladım bile hatıralarımı, yaşadıklarımı. o an ne olmuştu. ne denmişti. ne demiştim hepsini unutuyorum. not da edemezdim ya herşeyi. en çok korktuğum şey bu, unutmak en güzel günlerime ait hatıraları, duyduklarımı, öğrendiklerimi... söylenenleri...bugün yine hayatımda bir ilk yaşadım ama bu beni çok mutlu etti. ilk defa biri "aaa kilo almışsın, tanıyamadım" dedi. şaşırdım, evet galiba kilo almıştım veee bu benim hayatımda duyduğum ilk kilo almışsın iltifatıydı, bana göre iltifat ama yine de tanınmayacak kadar değil bence. mutlu oldum ama. değişiyor mu acaba hayatımda birşeyler, herşeyler... 2 kilodan ne çıkarımlar yaptım ama...