Dikenin kalbime battığı bir sonbahar günü diye başlamak çok isterdim sadece kelimelerin güzelliğine estetiğine vurulduğum için, sadece yazılmış bu güzel cümleyle sana hitap edip sana, kalbine ulaşmak için lakin tarih karı ve çetin bir kışı gösteriyor, viyana’nın ayazı bilmem meşhur mudur ama beni hasta ediyorken bu güzel attila ilhan dizelerini yeri ve zamanı olmadan sadece benim sevdiğimi sen de seversin sevmezsen de ben sevdim diye seversin diye, işte aramızdaki bu bağa güvenerek yazıyorum. Ve biliyorum okuduğunda nihan benim bunu hissetmeme için daha kaç şiir kitabı bitirmem gerekecek diyeceksin.
Birlikte bitirdiğimiz birlikte başladığımız birlikte yarıda bıraktığımız her şey, ayrı düştüğümüzde de bizi bağlayacak, birlikteymişiz gibi hissettirecek kadar güçlüydü. Ve hala güçlü. Belki de bundan şimdi zorlanıyorum, nereden başlayayım ne anlatayım, neyi nasıl anlatayım bilemiyorum. Ama biliyorum ki sen beni anlarsın…
Mektup yazmanın da mektup almanın da dayanılmaz cazibesini, tarif edilemez etkileyeceğini bir de tarif edilemez şekilde sevdiğim, saydığım, inandığım güvendiğim, bağlandığım can dostum, cenneteki komşum, seninle de yaşamak istedim. Bu hayalimiz çokça zamandır dilimizdeydi ama bir uygulamaya koyamamıştık. İşte şimdi başlıyoruz, ölünceye kadar sürecek ,inşallah, bir serüvene. Şimdi ayrıyız, ve mektup yazmak bir başka anlamlı oluyor. Yakında birleşeceğiz allah’ın izniyle, o zaman nasıl yaparız bilmiyorum ama, gelecek bizi ayırırsa, sen zamanın birinde ben zamanın birinde kalırsak bir başımıza ya da yeni yoldaşlarımızla işte o zamanda bırakmayalım canım dostum, birbirimize bir şekilde dokunalım, bu mektupla olsun o zamanlar. Birbirimize dokunalım, yoksa ben dayanamam. Senin sözlerin olmadan, muhabbetimiz olmadan, ben yapamam. Hangi şartlarda olursak olalım, nereleri inşa ediyorsak olalım, nerelerde kendimizi inşa ediyorsak olalım, birbirimizin duvarlarından atlayalım, birbirimizin bahçesinde dolaşalım….
Yanımda olduğun, beni kınadığın bana kızdığın bana öfkelendiğin beni yanlış bulduğun her an için teşekkür ederim. Ben senin o güvenilir ve net cümlelerinle buldum yolumu. Arkadaşlığın dostluğa dostluğun kardeşliğe dönüştüğü şu dünyalık ilişkimizde daha ne kadar ileri gidebiliriz, ne kadar vahdeti vucud olabiliriz, bilmiyoum :) belki de bu kısmını ahrete bırakmak gerekiyor. Ve kardeş gibi sevdiğim desem herhalde bu dünya içnin en yüksek derecedeki sevgiyi kastetmiş olabilirim, anne sevgisinden sonra mı desem yoksa “aşk”tan sonra mı… hayır sen farklısın… sen dostluğunu seninle yaşadığım hiçbir anı bişeye değişmem, değişemem. Sen benim doğru yolda elimi tutansın. Ve ben biliyorum sen beni anlarsın…
Allah bizim ayaklarımızı kaydırmasın, içimizdeki samimiyeti her daim artırsın. Samimiyet ve ciddiyet belki de hayatta bir erdemkli insanın sahip olabileceği en büyük meziyetler. İnsanı kamil olabilir miyiz bilmiyorum ama tüm hayatımız boyunca birlikte daha iyi bir Müslüman olmak için çabalayacağımıza sen olduğun için daha çok inanıyorum. Ben sana inanıyorum. Hani hz ebubekir peygamberimiz ilk peygamberliğini söylediğinde Muhammed diyorsa dogrudur demişti ya, işte bizim dostluğumuz da böyle olsun. Zaten benim sana inancım böyle, güzel ahlakla ahlaklanmak, yaşlanmak dileğiyle...
Her şeyin en güzelini hak eden can dostuma;
28 aralık 2009 viyana
---------------------------
ve yaklaşık bir yıl sonra senin doğum gününde sana... hayatını anlamlandıracak, huzurlandıracak herşeyi Allah karşına çıkarsın.
seni seviyorum.
esra'ya